Ağrılı Tasavvuf ehli Evliyalarımız ve Türbeleri ?

Ağrılı Tasavvuf ehli Evliyalarımız ve Türbeleri ?

ABONE OL
4 Mayıs 2024 00:37
Ağrılı Tasavvuf ehli Evliyalarımız ve Türbeleri ?
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Ağrılı olup, Ağrı’da bir zamanlar yaşamış, ve halka yön gösteren olup, gidişata büyük yön vermiş Evliyalarımızı bir Ağrılı olarak tanımak

bizler için bir farz niteliğini taşımaktadır adeta.

Ağrılı Evliyalarımızın tanıtımını yapmadan önce Evliyalık kavramının ne olduğunu bir kez daha gözden geçirelim.

EVLİYALIK ( ŞEYH’LİK)

Veliler, Allah’ın sadık dostları, Allah’ın şerîatına bağlı olan kimseler. Kur’an-ı Kerîm’de evliya kelimesi, insanların sahte ilâh ve mâbudlar hakkındaki çeşitli inanç ve davranışlar ortaya koymaları; “Allah’tan başka veliler edinmek” şeklinde ifade edilmektedir: “Allah’ın dışında birtakım veliler edinenler ise; Allah, onların üzerinde gözetleyicidir. Sen onların üzerinde bir vekil değilsin” (eş-Şûrâ, 42/6). Bu âyette geçen veliler kelimesi şu anlamları kapsamaktadır:

1. Bir kimsenin başkasının gösterdiği yola göre amel ederek onun koyduğu kurallara, kanunlara ve adetlerine uyması (en-Nisa, 4/118-120; el-A’râf, 7/3, 27, 30).

2. Bir kimsenin başkasının yol göstericiliğine inanması, o şahsın gösterdiği yolun itimat edilir, diğerlerinin yanlış olduğuna iddiâ etmesi (el-Bakara, 2/257; el-İsrâ, 17/97; el-Kehf, 18/17-50; el-Câsiye, 45/19).

3. Bir kimsenin başkasının yaptığı kötülükleri gözardı ederek kendisini öbür dünyada kurtaracağına inanması (en-Nisâ, 4/123-173; el-En’âm, 6/51; er-Ra’d, 13/37; el-Ankebût, 29/22; el-Ahzâb, 33/65; ez-Zümer, 39/3).

4. Bir kimsenin bir başkasının yüce kerâmetleri dolayısıylâ kendisine yardım ederek afetler ve musibetlerden kurtaracağına inanması (Hud, 11/20; er-Ra’d, 13/16; el-Ankebût, 29/41).

AĞRI’LI EVLİYALAR

BAYINDIR BABA

Bayındır Baba’nın ilçeye yedi km. mesafede bulunan Bayındır köyünün mezarlığında türbesi vardır. Bayındır Köyü Türklerin Üçoklar kolunun Bayındır Boyu tarafından kurulmuştur. Türbe mezarlığın içinde üstü açık özensiz bir mezardır. Bayındır Baba değişik dilekler ve hayır duası için ziyaret edilmektedir. Bayındır Baba’nın köyü koruduğuna inanılmaktadır.

MOLLA ŞEYH RAMAZAN

İlçeye 17 km. mesafede bulunan Karkalık (Aşağıkargalık) köyünde Pir Muhammed Küfrevi Hazretlerinin halifelerinden Molla Şeyh Ramazan’ın kabri bulunmaktadır. Burası ilçenin en eski köylerindendir. Köyde, Urartular zamanından kalma tarihi eserler mevcut olup zamanla tahrip edilmiştir. Köyün kuzeyinde bulunan Ermeni mezarlığı, köyün eski bir yerleşim yeri olduğunun diğer kanıtıdır. Osmanlı beylerbeyi ve Hamidiye Paşası Hacı Yusuf Paşa’nın, Muş yöresinden (1855-1865) Tutak yöresine Qılki (Kılıki veya Kılıka da denir) aşiretinin (Bekıri aşiretinin bir kolu) Tutak yöresine dönmesinden sonra Müslümanların kontrolüne geçer. Köyde Hacı Yusuf Paşa’nın oğlu Ali Bey, yıllarca kalmıştır. Daha sonra Ali beyin torunu İbrahim Sayan tarafından Meter köyünde bulunan Şeyh Ramazan’a kendi arazileri satılmıştır. Köy, her ne kadar günümüzde Şeyh Ramazan Kargalığı diye anılsa da, şeyhlerin bu köyde yakın bir geçmişi vardır. Köyde, Bediüzzaman Said-i Kürdî’nin talebesi Tendürekli Mele Zahir’in talebesi Molla Nadir ve köylüler tarafından bir medrese yaptırılır. Bu medrese yıllar boyu, yöreden birçok talebe yetiştirir.

ŞEYH MUSTAFA ARVASİ (.K.S)

hli hal olan bu zat zahiri ilim icazeti bediuzzaman said nursi hazretlerinin abisi molla Abdullahdan almıştır.Batini ilimini seyyid şeyh fehimin halifesi aynı zamanda amcası halife derviş yanında devam etmiştir.halife derviş vefatı üzerine ğavsi hizan seyyid şeyh sıbğetullah ın torunu yani seyyid nur muhammed in oğlu seyyid şeyh şahabettin de bir müddet seyri süluk yapmış ve hilafet icazeti ondan almıştır.1959 tarihinde vefat etmiş.kabri şerif ağrı taşlıçay ilçesine bağlı denni köyündedir.5 oğul babasıdır.seyyid muhiddin hazretleri nişanlı iken vefat etmiş seyyid seyfeddin hazretleri seyyid selahaddin hazretleri seyyid şahabettin hazretleri seyyid alaaddin el cevvad hazretleri.(NESLİ ONLARDAN DEVAM EDİYOR…)

ŞEYH-İ GAL TÜRBESİ

Şeyh Gal’in ilçe merkezinde türbesi vardır. Bu yatır rüyaya girerek kendini belli etmiş ve mezarın olduğu yere türbe yapılmıştır. Gerçek adının Azim olduğu aktarılmaktadır.

Bir evin kilerinde medfun olan Şeyh-i Gal’in mezarı belli değilmiş. Kilerin bereketi hep devam etmiş. Mahalle sakinleri burada nur yüzlü bir ihtiyarın namaz kıldığını görmüşler. Evi yenilemek isteyen ev sahibi, yeni ev yapmak için binayı yıkar. Fakat geceleyin rüyasına giren Şeyh-i Gal evi değişik yere yapmasını söyler. Bu rüya üzerine evi kaydıran ev sahibi, mezarın olduğu yeri kazar ve burada görmüş olduğu kemikler üzerine Şeyh-i Gal’in burada yattığına inanır ve türbesini yapar. Bir gün Taşlıçay’dan gelen bir kadın doğrudan doğruya Şeyh-i Gal’in türbesine gelir. Daha önceye oraya hiç gelmemiştir. O kadın da gece rüyasında Şeyh-i Gal’i görmüştür.Şeyh-i Gal Yatırı değişik dilekler için ziyaret edilmektedir. Eskiden mum adağı adanmaktaymış.

ŞEYH DEDE TÜRBESİ

Şeyh Dede türbesi ilçeye 12 km. mesafede bulunan Kızkapan köyü mezarlığındadır. Türbenin üzeri açık olup burası değişik dilekler ve hayır duası için ziyaret edilmektedir. (Şeyh dede türbesi)

MOLLA HASAN VE ALİ EFENDİ

İlçeye 21 km. mesafede bulunan Kazanbey köyünde Pir Muhammed Küfrevinin halifelerinden molla ve müderris Hasan ve Ali Efendilerin kabirleri bulunur.

ŞEYH SALİH VE ŞEYH SÜLEYMAN EFENDİ 

İlçeye 22 km. mesafede bulunan Gençali köyünde Bitlis’te medfun bulunan Muhammed Küfrevi Hazretlerinin halifelerinden molla ve müderris Şeyh Salih ve Şeyh Süleyman Efendilerin kabirleri bulunur.

SULTAN MUHAMMED TÜRBESİ

Sultan Muhammed türbesi Ziyaret Köyündedir. Sultan Muhammed Şam’da dünyaya gelmiş ve Ziyaret köyüne göç yerleşerek burada 1398 yılında vefat etmiştir. Mezar taşında Şeyh Muhyiddin’in oğlu olduğu yazmaktadır. Bu yüzden ahali köylerinde yaşayanların atalarının kökünün Hz. Hasan’a kadar gittiğini, dolayısıyla kendilerinin peygamber soyundan geldiklerini, bu yüzden de Seyit olarak anıldıklarını söylemektedirler. Türbede bir mezar daha vardır. Bu kişi bir rivayete göre eşidir, başka bir rivayete göre hizmetçisidir. Yöre halkı tarafından manevi bir lider olarak kabul edilen Sultan Muhammed’in türbesi sıklıkla ziyaret edilir. Ziyarette türbede bulunan küçük oyuklara adak için taş yapıştırılmaktadır. Taş yapışırsa dileğin olacağına inanılmaktadır. Türbeyi çocuğu olmayan kadınlar, şifa bulmak isteyenler, evlenmek isteyen gençler ziyaret etmektedir. Adak olarak mum adağında bulunurlar, türbe yanındaki ağaca çaput bağlarlar. Türbenin içinde bazı geceler yeşil bir kandil yandığını görenler olmuştur. 1920’li yıllara kadar yabani hayvanlar türbeyi ziyaret etmiştir. Ara sıra bir tanesi burada kalmış, kalan hayvan kurban kesilerek dağıtılmıştır. Türbe ziyaretine gelenlere köylüler yemek yedirmekte ve hakkıyla ağırlamaya çalışmaktadırlar. Böylece evlerinin ve mallarının bereketlendiğine inanılmaktadır.

ŞEYH ABDÜLBARİ KÜFREVİ (K.S.)

Hayatı efsanelere, menkıbelere,  konu olan şahıslardan biri olan Şeyh Abdulbari Küfrevi’dir. Şeyh Abdulbari Küfrevi Şeyh Muhammet Küfrevi’nin (1775-1898) oğlu olup eğitimini babasından almış, Ağrı’da Nakşibendi tarikatının öğretilerini yaymış ve Feran (Ziyaret) köyünde vefat etmiştir . Sözlü kaynaklardan elde edilen bilgilere göre Küfrevi ailesinin asıl yerleşim yeri Siirt‟e bağlı olan Küfre’dir. Şeyh Muhammed Küfrevi’nin ikinci evliliğinden dört çocuğu olur. Bu çocuklardan dördüncüsü, bugün Ağr’nın Feran (Ziyaret) Köyü‟nde türbesi bulunan Şeyh Abdulbari Küfrevi‟dir. Şeyh Abdulbari, Aliye Hanım ile evlidir ve çocuğu olmamıştır .

Küfrevi, 1920’de müritlerini ziyaret etmek için Ağrı‟ya gelir. Şeyh Abdulbari müritlerini ziyaret ederken Ağrı iline bağlı bulunan Ziyaret Köyü‟nden geçer. Küfrevi, tamamen düzlük olan Ziyaret Köyü’nün biraz çıkışında bulunan tepeyi görür ve yanında bulunan müritlerine bu tepenin ne olduğunu sorar. Müritleri bu tepenin mezarlık olduğunu ifade ederler. Bunun üzerine Şeyh Abdulbari yanındaki müritlerine bu tepeyi çok beğendiğini söyler. Bazı kaynak kişilere göre de yanındaki müritlere, “Ben bu tepeyi çok beğendim ve bu gece dünyamı değiştireceğim. Öldüğümde beni bu tepeye defnedin.” diye vasiyette bulunduğu söylenmektedir. Şeyh Abdulbari o gün Ziyaret Köyü’nün hemen ilerisinde bulunan Keşiş Köyü‟nde (yeni ismi Akbulgur) rahatsızlanır ve gece saat üçte vefat eder. Şeyh Abdulbari’nin vasiyetini duyan Ziyaret Köyü‟nün ileri gelenleri, Akbulgur Köyü‟ne gelip Şeyh Küfrevi’nin cenazesini alır ve kendi köylerinde defnederler. Şeyh Abadulbari‟nin mezarı daha sonra türbeye çevrilmiştir.

ŞEYH ABDULLAH KÜFREVİ(K.S.)

ürbesi Bitlis’te bulunan ünlü alim Muhammed Küfrevi Hazretlerinin torunu olan Abdullah Küfrevi sekiz sene dedesinin hizmetinde bulunmuş ve ondan İslami ilimler öğrenmiştir.Rusların Bitlis’i işgal etmesi sonucu esir düşmüş ve sekiz sene Rusya da kalmıştır.Rusya’da kaldığı süre içerisinde boş kalmayan Abdullah Küfrevi aynı zamanda rüştiye mezunu olduğu içinde ordaki Müslüman esirlere ders vermiş ve kendisini yetiştirmiştir.Bir gün rüyasına gelen dedesi Muhammed küfrevi hazretleri ona şöyle dediği anlatılır.”oğlum kalk aras nehrini geç Türkiye’ye gel.”Bunun üzerine bir gece aras nehrinin taşkın olduğu zamana rastlamasına rağmen azgın nehri geçip Van’ın Erçiş ilçesine gelmiş ve orda imamlık yapmaya başlamış.

Halk onun keramet sahibi bir zat olduğunu anlamış onu ilçelerinde alı koymak için ahalinin ileri gelen bir şahsın kızıyla evlendirmiş.Bir kaç köyü olan olan kayınpederi onu kendi köylerinden biri olan Patnos’un Demirören köyüne göndermiş.Geldiği köyde kısa sürede halk tarafından sevilen sayılan biri olmuş.Öğrencide yetiştiren Şeyh Abdullah Küfrevi Hazretlerinin ismi ve kerametleri halkın içinde yayılmış.

Bir gün kuraklığın fazla olduğu bir köyden geçerken onu tanıyan halk atının ününü kesmişler ey Allah’ın sevgili kulu bize dua et köyümüze yağmur yağsın yoksa mahsullerimiz ziyan hayvanlarımız telef olacak.Atından inip dua eden şeyh ordan daha uzaklaşmadan kümelenmeye başlayan bulutlar bolca yağmur bırakmış.Köy halkı şeyhin türbesinin köylerinde bulunduğu için mahsullerinin bereketli olduğuna bela ve musibetlerin kendilerinden uzak durduğuna bunun sebebininde Şeyh Abdullah Küfrevi ‘nin manevi korumasından kaynaklandığına inanmaktadır.Köy halkının yanı sıra Patnos merkez ve cevre köylerden çocuğu olmayan kadınların hastaların dertlerine şifa bulmak için türbeyi ziyaret ettikleri ,niyetlerinde samimi olanların isteklerinin gerçekleştiğine inanılmaktadır.Türbeyi hafife alanların başlarına çeşitli musibetlerin geleceğine inanılır.Onun için türbe ziyaret edilirken abdestli olunmalıdır ilk önce merhumun ruhuna dua edilir daha sonra istek ne ise kendi içinde sesizce söylenir daha sonra çıkarken türbeye hürmeten geri geri çıkılır eğerki bunlar samimi bir şekilde yerine getirilirse dileklerin gerçekleşeceğine inanılır.Ayrıca türbenin yanı başında bulunan ağaca aynı sebeblerden dolayı çaput bağlanır bağlanılan çaput çürürse veye ağaçtan düşerse dileğin gerçekleşeceğine aksi durumda ise gerçekleşmeyeceğine inanılır.Çaput bağlama işlemine en fazla genc kızların ve delikanlıların sevdiklerine kavuşup kavuşmayacaklarını anlamak için başvurduklarını niyetlerinde samimi olanların muradlarına ereceğine inanılmaktadır.

AHMEDİ HANİ (XANİ BABA)

XVII. yüzyıl Osmanlı şairlerinden Ahmed-i Hânî hakkında
bugüne kadar yapılan çalışmalar, ne yazık ki, genellikle batılı bilim
adamlarının eseridir. Bu durum, Hânî ve eserlerinin, Batı’nın şark
meselesi kapsamında kullanılmasını da beraberinde getirmiştir. Ne
yazık ki söz konusu batılı kaynaklardan etkilenerek Türkiye’de bu
konuda yazılmış eserler de genellikle aynı çıkmazın içine düşmüştür.
Tebliğimizde, bu eksikliği gidermek üzere, Ahmed-i Hani’nin
hayatı ve eserlerinden (özellikle Mem o zin mesnevisi) hareketle onun
Osmanlı kültür ve şiir geleneği içerisindeki yerini tespit etmeye çalıştılar.

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP

    300x250r
    300x250r
    Ağrı Haber, Ağrı Haberleri, Ağrı Haber Gazetesi