Yunan sahil güvenliğine göre, Rodos adasında kıyıya yüzdükten sonra 25 kişi daha canlı bulundu.
Yunan sahil güvenliği, Yunanistan’daki yetkililerin doğu Ege adası Rodos’un hemen açıklarında denizden dört kişinin cesedini çıkardığını, diğer 25 kişinin de karada canlı bulunduğunu söyledi.
Sahil güvenliğe göre çarşamba günü Rodos’un güney ucunda üç erkek ve bir kadının cesedi bulundu.
Hayatta kalan 25 kişilik grup kıyıya yüzdükten sonra canlı bulundu. Polis başlangıçta 11 kişilik bir grubun yerini gece yarısından kısa bir süre sonra tespit etti ve geri kalanı daha sonra bulundu. İnsanların milliyetleri belirsizliğini koruyor.
Hayatta kalanlar yetkililere, gemiyi kullanan kaçakçının kendilerini zorla denize atıp oradan ayrıldığını, sürat teknesiyle yakınlardaki Türkiye sahilinden Yunan adasına seyahat ettiklerini söyledi.
Yetkililerin hayatta kalanlardan başka kayıp kişinin olmadığını tespit etmesi üzerine bölgedeki arama kurtarma operasyonu Çarşamba günü öğleden sonra iptal edildi.
Çarşamba günkü ölümcül olay, Ekim ayında Yunanistan’ın Samos adası yakınlarında iki kişinin ölmesinden birkaç hafta sonra gerçekleşti. Birkaç gün önce de Yunanistan’ın Kos adası yakınlarında aralarında iki bebeğin de bulunduğu dört kişi daha kaybolmuştu.
Yunanistan, adalara yaklaşık 1 milyon kişinin ayak bastığı 2015 yılından bu yana Orta Doğu, Afrika ve Asya’dan gelen göçmen ve sığınmacıların Avrupa Birliği’ne açılan kapısı olarak tercih ediliyor.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, 2024 yılında şimdiye kadar 48.158 kişinin geldiğini, bunların yaklaşık 42.000’inin tekneyle, 6.000’inin ise Türkiye ile kara sınırını geçerek geldiğini söyledi.
Rodos, son aylarda sığınmacı akınının arttığı Yunan adaları arasında yer alıyor.
Yunanistan Göç Bakanı Nikos Panagiotopoulos, hükümetin daha sıkı AB göç politikaları istediğini ve deniz yoluyla gelenlerin oranının geçen yıl iki katından fazla artmasının ardından Rodos ve Girit adalarında gözaltı merkezleri oluşturmayı düşündüğünü söyledi.
Ancak hak grupları ve STK’lar defalarca bu tür tesislerin sığınma arayan insanların haklarını ihlal ettiğini ve AB sınırları boyunca esir kampları anlamına geleceğini defalarca söylediler.