19 Nisan 2024 Cuma
NewsAğrı’nın Diyadin ilçesinde, Kur’an kursunda çocuğa şiddet uyguladığı belirlenen ve dün gözaltına alınan imam Ö.K., emniyetteki işlemlerinin ardından savcılığa sevk edildi. Ö.K. çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe, hakkında yurt dışına çıkış yasağı konularak ‘imza atma’ şeklindeki adli kontrol tedbirleri kapsamında serbest bırakıldı.
Ağrı Valiliği’nden dün yapılan açıklamada, sosyal medyada ve bazı basın yayın organlarında ‘imam çocukları tekme tokat dövdü’ başlıklı haber ile ilgili basın açıklaması yapılması gereği duyulduğu belirtilmişti. Şiddet görüntüleri üzerine Diyadin Kaymakamlığınca ivedilikle inceleme ve soruşturmaya başlanıldığı belirtilen açıklamada, “657 sayılı Devlet Memurları Kanunu gereğince adı geçen imam hatip görevden uzaklaştırılmış ve adli mercilerimizce gözaltına alınmıştır” ifadesine yer verilmişt
i.
Ağrı’nın Diyadin ilçesinde bir imam talebe oldukları iddia edilen çocukları tekme tokat dövdü.
İmam’ın çocuklara uyguladığı şiddet anbean kameralara yansırken Diyadin Kaymakamlığı devreye geçti.
Ilçemizde yaşandığı iddia edilen görüntülerin paylaşılması ardından Kaymakamlığımızca inceleme ve soruşturma başlanılmış olup, ilçemizdedeki gündüzlü ihtiyaç odaklı bir kuran kursunda meydana geldiği tespit edilmiş olup olayda çocuğumuza şiddet uyguladığı görülen İmam hatip Kaymakamlığımızca görevden uzaklaştırırılmıştır. Gerekli disiplin soruşturmasına da derhal başlanmış ve adli mercilerce de işlemlere başlanılmış olup ilgili şahıs gözaltına alınmıştır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Ağrı’nın Patnos ilçesinde günler önce Patnos ilçesinin yeni Belediye Başkanı Abdulhalik Taşkın Dem Parti’nin Belediye’ye ait araçları hurdaya verdiklerini öne sürmüştü.
Araçların parçalanarak hurdacıya satıldığını Zabıta ekiplerinin incelemesinin ardından satılan parçalar tespit edildi.
Patnos Belediye Başkanı Taşkın, “sorumlular hakkında yasal işlem başlatacağız dedi” 31 Mart mahalli yerel seçimlerinde Patnos Belediyesi Dem Parti’den Ak parti’ye geçmişti. Seçimi kazanan Abdulhalik Taşkın göreve gelir gelmez Belediye’de yaptığı incelemeler oldu. Taşkın’ın Belediye’ye ait araçların hurdacıya satıldığını basına duyurdu.
Taşkın’ın talimatı üzerine Zabıta ekipleri hurdacılar’da Belediye’ye ait araç parçalarını tespit etmek üzere çalışma başlattı yapılan çalışmalar doğrultusunda Dem parti Belediyesi tarafından satılan araç parçaları tespit edildi. Patnos Belediye Başkanı Abdulhalik Taşkın: Sorumlular hakkında en kısa zamanda yasal işlem başlatacağız dedi.
1968 yılında basılan vilayetlerimizin tarihi adlı kitap’ta Türkiye’nin o dönem illeri olan Ağrı dahil 68 ilin tarih geçmişi kaleme alındı.
Daha önce Ağrı hakkında hiç duymadığımız gerçekler böylelikle gün yüzüne çıktı.
Adını Türkiye’nin en yüksek dağından alan Ağrı vilayetimizin Türklerin eline ilk geçişi Malazgirt savaşı’ndan önceye rastlar. Daha 1071 yılından çok önce, Selçuklu Oğuz Türkleri bu çevreye sık sık akınlar yapmış ve ağrıya hakim olmuşlardır. Bugün Ağrı vilayetinin üzerinden bulunduğu Topraklar 1071 yılından önce büyük türk hakanlığı’na katılmış bulunuyordu. Selçuklular’ı metbu tanımak üzere gence’de teşekkül eden Kürt Şeddadiler, burayıda bir müddet idare etmişlerdir.bu kesim önce, Büyük Selçuklular’a, 1157’de onların yerini alan Irak Selçukluları’na geçmiştir. Bu tarihten bir müddet daha sonra Irak Selçukluları’nın atabeyleri olan ildenizlililer’e (Azerbaycan Ata beyleri) geçen çevre 13. yüz yılı başlarında buraya gelen doğu Türk hakanı Sultan Celaleddin Harzemşah tarafından alınmış, fakat moğollar, Harzemşahlar’ın bütün mirası gibi Ağrı bölgesinide ele geçirmişlerdir. Türkiye Devleti’nin yani Anadolu Selçukluları’nın hakimiyetleri, buraya kadar uzanmamıştır. Moğol fethinden sonra teşekkül eden İlhanlı Hakanlığı, çevreyi Tebriz’e bağlamıştır. 1345’te çoktan Türkleşmiş olan ilhanlılar tarihe karışınca onların mirasının en büyük kısmına malik olan Türkleşmiş Moğol Celayirliler, buraya hakim olmuşlardır. Daha sonra Timurlular, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safviler gibi 4 Türk İmparatorluk hanedanı, birbirlerinin yerine geçmek suretiyle, 16. Asrın başlarına kadar ülkeyi idarelerine almışlardır. Yavuz Sultan Selim, 1514 çaldıran seferi’nde buraya hakim olmuşsa da, onun çekilmesi üzerine Safeviler, çevreyi yeniden elde etmişlerdir. Ağrı çevresi, nihai olarak, Yavuz’un oğlu ve halefi Kanuni Sultan Süleyman çağında Türk Osmanlı İmparatorluğuna bağlanmış, Türkiye, doğuda, bugünkü sınırlarına vasıl olmuştur. Cumhuriyet devrinde Doğubeyazıt denen Bayezit, Osmanlı çağında sancak ( vilayet) merkezi olmuştur. Bu sancak, Van beyler beyliğinin ( eyaletinin) 14 sancağından birini teşkil ediyordu. Tanzimat’tan sonra Bayezit Erzurum vilayetinin 4 sancağından birine merkez olmuştur. 5 kazası vardı. Cumhuriyet çağında bütün sancaklara mutasarrıflıklara vilayet il denince burası da bir vilayet olmuş, fakat vilayet merkezi, Bayezit’ten Karaköseye alınmıştır. 1877-78 Türk- Rus savaşı’nda, yani 93 harbi’nde, Ağrı toprakları Ruslar tarafından işgal edilmiştir. ( El urıs hevketiye deyimi ordan gelmektedir) Ayastefanos Muahedesi, Bayezit’i Rusya’ya bırakmışsa da bu muahede yürürlüğe girmemiş, birkaç ay sonra imzalanan Berlin Muahedesi, Bayezit’i Türkiye’ye iade etmiş, fakat, harp tazminatının bir kısmına karşılık olmak üzere Kars, Artvin, ve Batumu’u Rusya’ya vermiştir. 1. Cihan harbi’nde de bu topraklar Rus istilası görmüş ve er Ermeni çeteleri, burada da faaliyet göstermiştir. Ağrı Dağı Türkiye’nin en yüksek dağı olduğu gibi Avrupa’daki dağlardanda yüksektir. Mukaddes kitaplarda, Nuh tufanından sonra, HZ. Nuh’un gemisinin ulaştığı yer olarak gösterilmesi de Ağrı dağına bambaşka bir özellik verir. Ağrı’nın zirvesi ilk defa 1829’da fethedilmiş, 9 ekim 1829’da Dorpat Üniversitesi profesörlerinden Frederic parrot zirveye çıkmıştır. O tarihten sonra yapılan çıkışların sayısı 20’yi geçer. Ağrı Dağı 20. Yüzyılın başlarında Türkiye, İran ve Rusya arasında bir sınır taşı vazifesi görüyordu. Dağın güney yamaçları, Türkiye Kuzey yamaçları, Rusya doğu yamaçları da İran’a aitti 1920 ve 1921 yıllarında Türkiye – Rusya arasında imzalanan Kars ve Moskova antmaşmalarının sonucu olarak dağın kuzey yamaçları da Türkiye sınırlarına girdi. 1932′ de Türkiye ile İran arasında yapılan sınır tashihi sırasında da Ağrı Dağı bütünüyle Türkiye sınırları içine alındı. Bugün üzerinde Ağrı vilayetinin bulunduğu topraklar, M.Ö 15. Asırda Hurri- Mitanni Krallığının kuzeydoğu ucunu teşkil etmiştir. Fakat çevrede asıl hakimiyet kuran, Urartular’dır merkezi Van’da olan Urartu Krallığı, yüzlerce yıl burayı elde tutmuştur. M.Ö 8. Asırda Kimmerler de Kafkasyadan gelip bu topraklardan geçmişlerdir. M.Ö 6. Asırda Persler, bütün Anadolu gibi burasını da İran İmparatorluğuna katmışlardır. Sami Asurlular ve Babilliler, hiç bir zaman buralara kadar erişememişlerdir. M.Ö 4. Asırda büyük İskender, İran İmparatorluğunu yıkmış ve bütün Anadolu ile beraber, çevreyi de Makedonya Devletine katmıştır. İskenderin ölümünden sonra İran asıllı Ermeni Kralları buraya hakim olmuş ve bir müddet sonra İran imparatorluğunu dirilten Pers hanedanından inme partlar’ı metbu tanımışlardı M.S 1. ve 2. Asırlarda Anadolu’nun Büyük kısmını ellerinde tutan Romalılar, bu toprakları partlar’la çekişmişler, fakat sonunda Fırat ve Toroslar’ın batısına atılmışlardır. M.S 3. Asırda Partlar’ın yerine geçen Sasaniler de Ülkeyi Doğu Roma ( Bizans) imparatorluğu’nun nüfusuna karşı savunmuşlardır. 7 Asrın ortalarında İran imparatorluğunu yıkan Müslüman Araplar, HZ. Osman devrinde burayıda fethetmiş ve büyük İslam imparatorluğuna katmışlardır. Zaman zaman Doğu Anadolu’nun şurasında burasında olduğu gibi bu çevrede de teşekkül eden çoğu İran asıllı Ermeni hanedanları, Bağdad’daki Abbasi halifelerini metbu tanımışlardır. Türkler’in gelmesinden az az önce Bizans, Müslümanlar’a karşı taaruza geçmiş ve müfuzunu buralara kadar yaymış bulunuyordu. Türkler, 16. Yüzyılda bu kesimdeki Bizans hakimiyetine son verdi.
Ali Rıza Aydemir Yazdı Üniversite üzerinden birkaç kelam
.
Üniversite bir eğitim ve bilim kurumu olarak her toplumda, toplumun
gelişme dinamiklerinden birini oluşturur. Üniversite demek, insanın içinde
bulunduğu evrende gerçekliğin doğru bilgisine ulaşmak çabası demektir. Üniversite demek, toplumdaki uzmanlık gerektiren pek çok iş için kalifiye eleman
yetiştirmek demektir. Üniversite demek araştırma, geliştirme, proje hazırlama, buluş yapma demektir. Üniversitenin, Batı medeniyeti içinde maceralı
bir gelişme seyri vardır. Türkiye’de ise üniversite, Batı dünyası karşısında geri
kalmışlığımızın tescili olarak gelişmeye başlamıştır. Her ne kadar geleneksel
yapımız içinde üniversiteye denk kurumlarımız yer almış olsa da modern bir
eğitim ve bilim kurumu olarak üniversite Batı’dan etkilenerek tesis edilmeye
çalışılmıştır. İşte bu safhadan beri üniversitenin Batı’da kazanmış olduğu bağımsız ve yaratıcı konumu, Türkiye’de bir türlü istenen seviyeye gelememiştir.
Dr.Mehmet Emin Kızgın hocamızın geçenlerde üniversite üzerine yazdığı bir paylaşıma katılmamak mümkün değil.
Atmayla gelen bir hocanın bağımsız olarak bilim üretmesi mümkün değil.
Sonuçta gelen gideni aratıyor ve geri kalmış bir öğretim yuvası ortaya çıkıyor. Alirıza AYDEMİR
